15 Ekim 2010 Cuma

18 Eylül 2010 Cumartesi

Son Açıklama/Sonrası Zaten Yok

Ne yani gidenin bir açıklaması mı olmalı
Bişey demeden gidemez mi?
Gitmesini istemiyosanız son söz sizindir
Çarpmanın 1 e verdiği önemde sözleriniz
Bavuluma attığım notalarımla bundan sonrası
Kimse olmamalı....

12 Eylül 2010 Pazar

Yol Uzundur Bekler Bizi

Anlatamıyorum
Ne yazsam siliyorum
Ne bir ezgi dinleyebiliyorum
Ne de bir insanın sesini
Sevmiyorum,sevemiyorum
Gitmek istiyorum
Ama nereye?
Şehir dışı yetmez
Ülke değiştirmeli

1 Eylül 2010 Çarşamba

Susmalı/ Susturmalı Ama Hangisini?

Bir tuşa değiyor parmaklarım
Mevsim sonbahar mıdır?
Sonbahar mı arzulanır?
Yine yabancı bana piyanom,
Yine uzak,
Yine farklı.
Yine nefretimimi kusmalı piyanoma?
Sankinleştirmeli durdurmalı mı yoksa?
Yineler le dolan beğnimi mi aklayıp paklamalı ?
En iyisi susturmalı bu yabancı sesi şimdilik.
Belki bir saat kadar belki ondanda yakın bir süre.
Sen yavaştan devam et ellerim
Durmasın piyanom
Sus beynim!...
                                      
                                      

31 Ağustos 2010 Salı

Bir nota daha!

Birini görüyosun ya hani. Konuşmamak , duymamak, geçici ölmek için taktığın kulaklıklarının arasından. Bİr ses ve o anda müzik kısılıyo kulaklarında. Müzik kısıldıkça omuzların dikleşiyor, daha da dikleşiyor, adımların hızlanıyor ya hani. Dışarda oturan yaşlı topluluğu ilişiyo ya birden. İşte o an psikopatça belki sadece sen olmak istiyosun.Sadece müziğin sesini duymak. Tİlkiedasıyla bakıyor o yaşlılar sana. Sonra hepsi birden yok oluyolar. Salak bir manzara çıkıyor karşına.  Sıcaktan uçmayan kuşlar, hafif sallanan ağaçlar ve yaşlılar. Yaşlılar kayboluyo ya hani. Ölüyolar belki, belki gidiyolar, belki de hiç doğmadılar ya. O salak manzara tatlılaşıyor birden yeryüzünde kimse kalmıyo. Kuşlar uçmaya başlıyor, ağaç daha da sert sallanıyo ve yağmur yağmaya başlıyor. Saçına düşüyor önce bir damla sonra ordan gözüne hafifçe dokunup burnundan süzülüyo, dudaklarının arasında kayboluveriyor. İşte o an kulaklarına salak bir ses geliyor. Ağlayan bir çocuk belki, belki çığlıklar, belkide birileri bağrıyor , hatta belki hepsi. Sesler yükseliyor müzik kısılıyor. SEsler yükseldikçe müzik kısılıyor. Müzik kısıldıkça bedenim kasılıyor ve en sonunda kulaklarımdaki fısıltı susuyor. Bir nota yı daha kaybettik.

30 Ağustos 2010 Pazartesi

'Hüzün' adlı konçerto

Mi' den mi girsek bu sefer şarkıya ? Biraz daha hüzün olmalı Do olsa ama kalın olanından. Yaylılar evet onlar en baştalar. Onlar başlasa yavaştan ve onlar hiç susmasa. Geri planda kalsalarda hep çalsalar. Sonra hafiften bir piyano duyulsa ama o sürekli çalamasa sadece can alıcı noktalarda vurgulama yapsa, sıfat görevi taşısa. Ya nefesliler? Olmasa da olurlar ama notalar üzülmesin onlarda olsun. Arkadan çalsınlar onlarda piyanoya eşlik etsinler yaylıların sesini söndürmesinler ama yavaşça çalsınlar rüzgar rolunü veriyorum onlara. Evet hüzünlü bir giriş olucak Do lar karşılayacak gelenleri. Sonra , sonra neşelenmeli. Hatrını kırdığımız Mi'ye geçelim sonra. Sonrası Hislerine kalmış notalarımın. Benim değil, benim değil notalarımın hislerine.